Dalgıçlık ve Tarihçesi
İnsanoğlunun nefesini tutarak sualtına ilk olarak ne zaman daldığı bilinmemekte ise de, profesyonel amaçla ilk dalışın günümüzden 5000 sene önce olduğu tahmin edilmektedir. Bu ilk dalgıçlar hiç bir alet kullanmadan, kendilerini dibe götürecek bir taş parçasına tutunup, dipten sünger, mercan ve sedef gibi gereksinimlerini elde ediyorlardı. Yunanlı tarihçi HERODOTUS, Scyllis adlı bir dalgıcın İsa’dan 400 sene önce Pers Kralı Xerxes tarafından tutulup, batık Pers gemilerinden dalarak define çıkardığından bahseder. Eski zamanlardaki dalgıçların görevleri düşmanın çapa halatlarını kesmek, gemi diplerinde delik açıp gemileri batırmaktır. M.Ö. 332 yıllarında Büyük İskender Lübnan (Tyre) limanının girişindeki maniaların temizlenmesi için dalgıçlar göndermiş ve bizzat kendisi de çalışmaları dibe inerek seyretmiştir.
1700-1800 yıllarında Yeni Dünya’ya hareket eden İspanyol gemilerinde de yüzücüler ve dalgıçlar yer almışlardır. Çok eski tarihlere ait bir çok kayıtlarda dalgıçlara kaba usullerle hava ikmali yapıldığından bahsedilmektedir.
Dalgıcın suyun altında kalmasını sağlayacak havayı elde etmek için ilk olarak kamış borular kullanıldı. M.S. yaklaşık olarak 375 yılında Vegetius, bir eserinde hava borusu ile donanmış bir dalgıç başlığının tarifini yapmaktadır. Bütün bu bahsedilen ilk buluşların denenip denenmediği bilinmemektedir. Suyun 30 cm. altında insan üzerine yaptığı 90 kilogramlık bir basınç vardır. Bu basınç altında ciğerlerin solunum kabiliyeti yeterli değildir. Bu problem ilk zamanlar tam anlamı ile anlaşılamadığı için yapılan ilk buluşlar kullanışsız idi. M.Ö. 9 yüzyıldan kalma bir Asur Frezin’de dalgıca benzeyen biri, içi hava ile şişirilmiş bir hayvan derisini, dalış tüpü olarak kullanmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi, böyle bir aletle dalmak mümkün olmadığına göre, sadece bu yüzdürücü olarak kullanılmış olabilirdi. Orta çağların sonuna doğru 1240 da Roger Bacon kullanılabilecek bir dalış sistemine insanların kendilerini tehlikeye atmadan deniz dibinde dolaşabileceklerini açıkladı. Diğer yazalar 16. ve 17. yüzyıllarda bazı buluşlardan bahsedip çizimler yaptılar. Ne var ki ilk atom denizaltısını düşünmüş olan Jules Vern gibi onlarda gerekli teknolojik bilgiye sahip değillerdi.
1500-1800 yılları arasında dalgıçların sualtında dakika arın üzerinde kalmasını gerçekleştiren dalış çanları geliştirildi. İçi hava dolu çan (Suya ters olarak batırılan içi boş bardak gibi) suya daldırıyorlardı. Çana giren dalgıç, içerde hapis kalan havayı soluyarak sualtında araştırmasını yapıyordu. 1680 yılında Massachusettş doğumlu maceraperest William Phipps 200.000 İngiliz Lirası değerindeki hazineyi çıkarmak için dalgıç çanı kullandı ve başarılı da oldu.
1715 yılında ise John Lethbridge adlı diğer bir İngiliz, her tarafı kapalı deriden yapılmış tek kişilik bir dalgıç elbisesi yapmayı başardı, içi hava dolu elbisenin baş kısmında dibi görmeye yarayan camdan Lumbozlar vardı. 18 metre derinliğe kadar dalınabilen bu aletle 34 dakika kalmabiliyordu. Dalış çanları, Lethbridge’nin geliştirdiği alet ve diğer basit aletlerle serbest dalanlar, mavi derinliklerin sığlıklarında kayıp çapaları, batık gemileri bulmaktan, batık İspanyol definelerini bulmaya kadar büyük başarılar elde ettiler. İlk kullanışlı dalgıç elbisesi Augustus Siebe tarafından geliştirildi. Asırlar boyunca geliştirilen dış çanları, başlıklar ve dalgıç donanımları, sportif gaye ile yapılan dalışlarda dalgıcın yeteneğini büyük ölçüde kısıtlamaktaydı. Formalı dalgıç elbisesi ile belki sualtında kalıp kendinizi balık gibi hissedebilirsiniz ama, yüzemez ve yüzeye hava hortumu ile bağlı olursunuz. Bu da oltaya yakalanmış balığa benzer.
Amatör dalıcı, kendisine sualtında hareket olanağı ve zaman sağlayacak havayı taşıyacak bir hava haznesi gereksinmesi duydu. İki şey bu gereksinime cevap verebilirdi. (Havayı ufak bir kapta tutma ve bu havayı nefes alınabilecek şekilde ayarlayıcı valf).
Ne kadar ilginçtir ki, kendi kendine sualtı nefes alma cihazı icat edilmeden 80 yıl önce böyle bir cihaz mevcuttu.
1825 yılında VV.H.James adlı bir İngiliz kendi üzerinde sıkıştırılmış hava taşıyan elbiseyi icat etmişti, ama gereken ilgiyi görmemişti 41 sene sonra Benoit Ronguayrol adlı Fransız ilk regülatörün patentini aldı. Regülatör basınçlı hava haznesine takıldığı zaman dalıcıya nefes alınca hava vermeyi kesiyordu. Ronguayrol ise James gibi regülatörü basınçlı hava şişesine bağlamayı akıl edememişti. Jules Verne’nin sualtında 20.000 Fersah adlı eserinde bu bağlantı yapılmıştı.
1925 yılında Le Prieur adlı Fransız, yüksek basınçlı hava tüpünü bir maskeye adapte etmeyi başarmıştı. Bu arada Ronguayrol’ın geliştirilmiş olduğu regülatör unutulmuştu. Hem zaman hem de hava kaybına uğrayan bir metotla, valfı açıp kapamak sureti ile nefes alınabiliyordu. Emile Gagnan herşeyi birleştirdiler. Bu iki arkadaş, senelerce maske ve paletler ile dalışlar yapıyorlardı. Serbest dalıcının hürriyetini, hareke yeteneğini ve hava yettiğince mavi derinliklerde kalmasını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürdüler. Bir haziran günü Fransa’nın güneyinde Cousteau, regülatörü basınçlı hava doldurulmuş çelik tüpe monte ederek dünyanın ilk tam otomatik dalış aletini bulmuş oldu. Alet çalıştı ve dalış aleminde yepyeni bir devir başladı.
İnsanoğlu o zamana kadar sualtında sırtında bir aletle kesintisiz olarak nefes alıp verememişti. Hava derinliklerindeki basınçla ayarlanarak dalıcının nefes almasını kolaylaştırıyordu.
Cousteau’nun deyimi ile bu buluş SUALTI DÜNYASININ PASAPORTU oldu. Scubanın icadından sonra gelişen teknoloji ile birlikte, insan daha derine inip daha fazla kalabilmenin yollarını araştırmaya başladı. Karışım gazlar kullanılarak 100 metre altında derinliklere inildi. Jacgues Cousteau, Kızıldeniz’de balık adamlarını 18 metre derinlikte bir hafta tuttu ve sualtı evlerinden çıkıp 100 metrede araştırma yaptılar. Amerikan bahriyesi SEALAB l, II programları ile balık adamlarını 61 metrede 30 gün tutarak insanlarında sualtında bir gün yaşamalarının mümkün olabileceğini kanıtladı.
1986 yılında Yunus Adam olarak isimlendirilen elli yaşlarındaki Jacgues Mayol kendi nefesi ile 110 metreye inip çıkmayı 3,5 dakikada başararak 1981 yılındaki 101 metrelik rekorunu yenilemiş oldu.
1700-1800 yıllarında Yeni Dünya’ya hareket eden İspanyol gemilerinde de yüzücüler ve dalgıçlar yer almışlardır. Çok eski tarihlere ait bir çok kayıtlarda dalgıçlara kaba usullerle hava ikmali yapıldığından bahsedilmektedir.
Dalgıcın suyun altında kalmasını sağlayacak havayı elde etmek için ilk olarak kamış borular kullanıldı. M.S. yaklaşık olarak 375 yılında Vegetius, bir eserinde hava borusu ile donanmış bir dalgıç başlığının tarifini yapmaktadır. Bütün bu bahsedilen ilk buluşların denenip denenmediği bilinmemektedir. Suyun 30 cm. altında insan üzerine yaptığı 90 kilogramlık bir basınç vardır. Bu basınç altında ciğerlerin solunum kabiliyeti yeterli değildir. Bu problem ilk zamanlar tam anlamı ile anlaşılamadığı için yapılan ilk buluşlar kullanışsız idi. M.Ö. 9 yüzyıldan kalma bir Asur Frezin’de dalgıca benzeyen biri, içi hava ile şişirilmiş bir hayvan derisini, dalış tüpü olarak kullanmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi, böyle bir aletle dalmak mümkün olmadığına göre, sadece bu yüzdürücü olarak kullanılmış olabilirdi. Orta çağların sonuna doğru 1240 da Roger Bacon kullanılabilecek bir dalış sistemine insanların kendilerini tehlikeye atmadan deniz dibinde dolaşabileceklerini açıkladı. Diğer yazalar 16. ve 17. yüzyıllarda bazı buluşlardan bahsedip çizimler yaptılar. Ne var ki ilk atom denizaltısını düşünmüş olan Jules Vern gibi onlarda gerekli teknolojik bilgiye sahip değillerdi.
1500-1800 yılları arasında dalgıçların sualtında dakika arın üzerinde kalmasını gerçekleştiren dalış çanları geliştirildi. İçi hava dolu çan (Suya ters olarak batırılan içi boş bardak gibi) suya daldırıyorlardı. Çana giren dalgıç, içerde hapis kalan havayı soluyarak sualtında araştırmasını yapıyordu. 1680 yılında Massachusettş doğumlu maceraperest William Phipps 200.000 İngiliz Lirası değerindeki hazineyi çıkarmak için dalgıç çanı kullandı ve başarılı da oldu.
1715 yılında ise John Lethbridge adlı diğer bir İngiliz, her tarafı kapalı deriden yapılmış tek kişilik bir dalgıç elbisesi yapmayı başardı, içi hava dolu elbisenin baş kısmında dibi görmeye yarayan camdan Lumbozlar vardı. 18 metre derinliğe kadar dalınabilen bu aletle 34 dakika kalmabiliyordu. Dalış çanları, Lethbridge’nin geliştirdiği alet ve diğer basit aletlerle serbest dalanlar, mavi derinliklerin sığlıklarında kayıp çapaları, batık gemileri bulmaktan, batık İspanyol definelerini bulmaya kadar büyük başarılar elde ettiler. İlk kullanışlı dalgıç elbisesi Augustus Siebe tarafından geliştirildi. Asırlar boyunca geliştirilen dış çanları, başlıklar ve dalgıç donanımları, sportif gaye ile yapılan dalışlarda dalgıcın yeteneğini büyük ölçüde kısıtlamaktaydı. Formalı dalgıç elbisesi ile belki sualtında kalıp kendinizi balık gibi hissedebilirsiniz ama, yüzemez ve yüzeye hava hortumu ile bağlı olursunuz. Bu da oltaya yakalanmış balığa benzer.
Amatör dalıcı, kendisine sualtında hareket olanağı ve zaman sağlayacak havayı taşıyacak bir hava haznesi gereksinmesi duydu. İki şey bu gereksinime cevap verebilirdi. (Havayı ufak bir kapta tutma ve bu havayı nefes alınabilecek şekilde ayarlayıcı valf).
Ne kadar ilginçtir ki, kendi kendine sualtı nefes alma cihazı icat edilmeden 80 yıl önce böyle bir cihaz mevcuttu.
1825 yılında VV.H.James adlı bir İngiliz kendi üzerinde sıkıştırılmış hava taşıyan elbiseyi icat etmişti, ama gereken ilgiyi görmemişti 41 sene sonra Benoit Ronguayrol adlı Fransız ilk regülatörün patentini aldı. Regülatör basınçlı hava haznesine takıldığı zaman dalıcıya nefes alınca hava vermeyi kesiyordu. Ronguayrol ise James gibi regülatörü basınçlı hava şişesine bağlamayı akıl edememişti. Jules Verne’nin sualtında 20.000 Fersah adlı eserinde bu bağlantı yapılmıştı.
1925 yılında Le Prieur adlı Fransız, yüksek basınçlı hava tüpünü bir maskeye adapte etmeyi başarmıştı. Bu arada Ronguayrol’ın geliştirilmiş olduğu regülatör unutulmuştu. Hem zaman hem de hava kaybına uğrayan bir metotla, valfı açıp kapamak sureti ile nefes alınabiliyordu. Emile Gagnan herşeyi birleştirdiler. Bu iki arkadaş, senelerce maske ve paletler ile dalışlar yapıyorlardı. Serbest dalıcının hürriyetini, hareke yeteneğini ve hava yettiğince mavi derinliklerde kalmasını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürdüler. Bir haziran günü Fransa’nın güneyinde Cousteau, regülatörü basınçlı hava doldurulmuş çelik tüpe monte ederek dünyanın ilk tam otomatik dalış aletini bulmuş oldu. Alet çalıştı ve dalış aleminde yepyeni bir devir başladı.
İnsanoğlu o zamana kadar sualtında sırtında bir aletle kesintisiz olarak nefes alıp verememişti. Hava derinliklerindeki basınçla ayarlanarak dalıcının nefes almasını kolaylaştırıyordu.
Cousteau’nun deyimi ile bu buluş SUALTI DÜNYASININ PASAPORTU oldu. Scubanın icadından sonra gelişen teknoloji ile birlikte, insan daha derine inip daha fazla kalabilmenin yollarını araştırmaya başladı. Karışım gazlar kullanılarak 100 metre altında derinliklere inildi. Jacgues Cousteau, Kızıldeniz’de balık adamlarını 18 metre derinlikte bir hafta tuttu ve sualtı evlerinden çıkıp 100 metrede araştırma yaptılar. Amerikan bahriyesi SEALAB l, II programları ile balık adamlarını 61 metrede 30 gün tutarak insanlarında sualtında bir gün yaşamalarının mümkün olabileceğini kanıtladı.
1986 yılında Yunus Adam olarak isimlendirilen elli yaşlarındaki Jacgues Mayol kendi nefesi ile 110 metreye inip çıkmayı 3,5 dakikada başararak 1981 yılındaki 101 metrelik rekorunu yenilemiş oldu.
Konular
- Horizon Koşu Bandları
- Altis Koşu Bandları
- York Koşu Bandları
- Activa Koşu Bandları
- Reebok Koşu Bandları
- Tunturi Koşu Bandları
- Goodman Koşu Bandları
- Weslo Koşu Bandları
- Proform Koşu Bandları
- V-Fit Koşu Bandları
- NordicTrack Koşu Bandları
- Dynamic 4150 Koşu Bandı
- Dynamic 115 A Koşu Bandı
- Dynamic Star Koşu Bandı
- Dynamic Easy Run Koşu Bandı
- Dynamic 720 Koşu Bandı
- Dynamic Beta Koşu Bandı
- Dynamic Omega Koşu Bandı
- Dynamic 2812 Koşu Bandı
- Dynamic 200 Koşu Bandı
- Dynamic Tetra Koşu Bandı
- Dynamic 006 MC Masajlı Koşu Bandı
- Dynamic Goodman Era Masaj Motorlu Koşu Bandı
- Dynamic First-M Koşu Bandı
- Dynamic 720-m Koşu Bandı
- Dynamic 8300 Motorlu Koşu Bandı
- Dynamic Pole Koşu Bandı
- Dynamic 300 Masajlı Motorlu Koşu Bandı
- Koşu Bandı Kullanırken Yapılan Hatalar
- Olimpiyatları kaybettiren 3 neden